Dila Erdem’in sunduğu Ankara Masası Yaşam programına katılan SG-T Başkanı Oğuz Engiz, sağlık sektörüne dair merak edilen soruları yanıtladı.
Ankara'nın tıbbın başkenti olduğunu dile getiren Engiz, teşhis ve tedavide ülkemizin en başarılı ili olduğunu, bunun arkasındaki temel nedenin de tıp fakültesi hastanelerinin gücü ve burada yetişmiş hekimlerinin gücü olduğunu söyledi.
" Ankara’da tıbbı cihaz anlamında en üst düzey cihazları getirebiliyoruz"
Ankara'da hasta bakımında dünya standartlarında yetişmiş hemşirelerin ve diğer sağlık personellerinin olduğu söyleyen Engiz şunları kaydetti:
"Bütün bunlar cumhuriyetin kazanımları. Cumhuriyetin Türkiye’ye kazandırdığı okullar ve yine onların Türkiye’ye kazandırdığı nitelikli sağlık gücü diyebiliriz. Biz Ankara’da tıbbı cihaz anlamında da en üst düzey cihazları getirebiliyoruz. Bugün Ankara’da radyoterapide en ileri teknoloji kullanılıyor. Robotik cerrahide yine en gelişmiş teknolojiler kullanılıyor. Dolayısıyla hekimlik ve sağlık personeli yanı sıra medikal cihaz yeterliliği gücü anlamında da yeterince donanımlıyız."
"Tıp hizmeti anlamında Ankaramız bir numara"
"Bunun hemen yanında da çok nitelikli kamu ve özel hastaneler var Ankara’da. Bunların hepsi bir araya geldiğinde tabii ki dünya standardında bir sağlık hizmeti ortaya çıkıyor. Ankara bu anlamda, hiç tartışmasız Türkiye’nin bir numaralı şehri. Ancak sağlık turizmi boyutuyla baktığınızda sağlık hizmetinin biraz daha ötesinde gittiğiniz şehir önemli. Oradaki tarihi kültürel faaliyetler önemli. Onlar devreye girdiğinde İstanbul Ankara’dan daha avantajlı hale geliyor ama tıp hizmeti anlamında Ankaramız bir numara. Bu da dünya sıralamasında belli bir yere sokuyor."
"Sağlık Bakanının iyi niyetine rağmen veriler ne halka ne de kamuoyunu temsil eden STK’lara tam gitmediği için de bilim insanları gerekli çalışmaları düzgün yapamadılar"
Sağlık Bakanlığının yürüttüğü pandemi sürecini hakkında konuşan Engiz, "Türkiye’de kamu kurumlarının, kamuoyunu aydınlatmada 3-4 yıldır belirgin olan problemleri var. Kamuda görevli insanlar olmadığını söyleyebilirler. Sorumlu bulunan siyasi iktidar, ‘Biz kamuoyunu her açıdan doğru şekilde bilgilendiriyoruz’ diyebilirler. Ama bu problemin olmadığı anlamına gelmiyor. Onlar bunu iddia ediyor ama problem var. Çünkü bu çok konuşuluyor. Eğer kamuoyunda, kamu kuruluşlarının paylaştığı rakam tartışılıyorsa, çok önemli bir miktarda tartışılıyorsa ve bunu ülkenin en eğitimli kesimleri bu tartışmayı yapıyorsa burada bir problem olduğunu kabul etmek lazım. Bence pandemi döneminde Sağlık Bakanlığının bütün iyi niyetli çalışmasına rağmen Sayın Bakanın iyi niyetine ve özverisine rağmen kamuoyu yeterince bilgilendirilmedi. Çok ciddi hatalar yapıldı. Veriler ne halka ne de kamuoyunu temsil eden STK’lara tam gitmediği için de bilim insanları gerekli çalışmaları düzgün yapamadılar. Projeksiyonu yapamadılar, öngörüleri tam yapamadılar ve yanıltıcı oldu." ifadelerini kullandı.
"Sağlık Bakanlığının karnesinde kırıklar oldu"
Veri paylaşımı dışında tüm sağlık kuruluşlarının canla başla çalıştığını belirten Engiz, "Bu süreçte özellikle kamu hastaneleri, devlet ve üniversite hastaneleri. Şehir hastaneleri önemli bir rol oynadı. Özel hastaneler başta devre dışı bırakıldı. Ama daha sonra Sosyal Güvenlik Kuruluşu ödediği parayı iki katına çıkardı ve bu yolla özel hastaneler de kovidli hastalara yoğun bakımlarda bakmaya başladı. Çünkü maliyetli bir hizmetti. Sağlık Bakanlığı tüm iyi niyetine rağmen veri paylaşımında ve Bilim Kurulu’nun yöntemleri ve şekli konusunda karnesinde kırıklar oldu."
"Aşıyla ilgili Sağlık Bakanlığı başarılıydı"
Son olarak aşılama hakkında konuşan Engiz şöyle konuştu: "Aşıyla ilgili Sağlık Bakanlığı başarılıydı bence. Sinovac erken dönemde geldi sonra Biontech geldi. 2 Sinovac 1 Biontech olan insan sayısı çok oldu. Tabii bu bağışıklanma anlamında çok önemliydi. Sonra doğal bağışıklanma sürecini yaşadık o da ülkemizde yaşandı. Türkiye’nin pandemiyle mücadelesinde şu andaki nokta gayet olumlu düşünebileceğimiz hale geldi."
