18. yüzyıl Alman filozofu, bilginin kaynağı hakkında özgün bir görüş ortaya koymuş olan Immanuel Kant, bilginin kaynağını şöyle tanımlamaktadır:
Kant bilgi felsefesi içerisinde ampirizm ile rasyonalizm’i birleştirmeye çalışarak bilginin evrensel, zorunlu ve genel-geçer olabilmesi için, hem akla hem deneye (deneyime) dayanması gerektiğini savunmuştur. Kant, bilginin sezgi ve kavramdan oluşan iki temel kaynağı olduğunu söyleyer ve sezgi ve kavramların tüm bilgimizin öğelerini oluşturduğunu belirtmektedir.
Ayrıca, Kant bilginin sınırlılığına dikkat çekerek metafiziği eleştirmiştir ve bu bağlamda fenomenal ve numenal dünya ayrımı yaparak, sadece fenomenler alanının bilgisine sahip olunabilineceğini, numen alanının bilgisine ise asla sahip olunamayacağını ifade etmiştir. Böylelikle Kant tarafından bilgi, fenomenler alanıyla sınırlandırılmış olup metafiziği bir bilim olarak kabul etmemiştir.
Fenomenler alanının bilgisi hususunda ise, Kant kategoriler kavramını geliştirir. Kant'ın bilim anlayışında fenomenler alanı ile sınırlı tutulan bilgi, kategoriler aracılığıyla mümkün olmaktadır.