Zümrüt Düvenci kimdir?

Ünlü isimlerden Ceyda Düvenci'nin annesi Zümrüt Düvenci, merak edilen isimler arasında yer alıyor. Peki, kimdir Zümrüt Düvenci? Görme yetisini neden kaybetti? Detaylar haberimizde...

HA
Hande Akyol
YAYINLAMA
06 Aralık 2023 19:30
GÜNCELLEME
07 Aralık 2023 01:32
Zümrüt Düvenci kimdir?
HA
Hande Akyol

Ünlü sunucu Ceyda Düvenci'nin annesi Zümrüt Düvenci, emekli müzik öğretmenidir.

Geçirdiği ölümcül bir kaza sonrası görme yetisini kaybetmiştir. 

Kaza geçirdiği 7 Mart 1981 tarihinde kendisi 30 yaşında olan Zümrüt Düvenci'nin kızı Ceyda Düvenci ise henüz 4 yaşındadır. 

Zümrüt Düvenci kazanın yaşandığı güne dair şu açıklamalarda bulunmuştur:

'' Diğer günlerden bir farkı yoktu. Güzel, sakin bir cumartesi. Hafta sonu olduğu için okul yok. Öğretmen arkadaşlar, "Çocukları tiyatroya götürüyoruz. Sen de gelir misin?" dediler. "Tabii" dedim, Ceyda'yı giydirdim, üç otobüs Mustafakemalpaşa'dan Bursa’ya hareket ettik. Otobüs pek şenlikli. Biz öğretmenler, ön sıradayız. Y emek tarifleri veriyoruz birbirimize. Türkçe öğretmeni olan arkadaş, bir kurabiye tarifi verdi. Nefis dedi, Mutlaka denemelisin. Aklımdan, ben de yapayım İsmail'e diye geçirdim. Sonra uykum geldi, kestirmek istedim. Ama Ceyda ile zor. Hadi arkaya ablaların yanına dedim, onu arkaya yolladım. Ve uykuya daldım.

İşte ne olduysa, o anda oluyor. Ben uyurken. Karşıdan bir minibüs geliyor, şoförü sarhoş. Bizim otobüsle kafa kafaya çarpışıyor. Çok şiddetli bir çarpışma...

Devriliyoruz. Ön cam patlıyor. Önümdeki muavin, zavallıcık, oracıkta hayatını kaybediyor. Ben ise kafamı, hani o eski otobüslerde önde tutunacak demirler vardır ya, işte oraya var gücümle çarpıyorum. Göz hizam ile burnum birbirinden ayrılıyor. Daha doğrusu, burnum kırılıyor, üst çenem kopuyor, elmacık kemiklerim un ufak oluyor.''

Allah'tan Ceyda'ya bir şey olmadı

Düvenci yaşadığı korku dolu anları anlatırken şu ifadeleri kullandı: '' Aklımda kalan son kare, Ceyda'nın otobüsün arkasına gidişi. Allah'tan yerinden kıpırdamadığı için ona bir şey olmamış. Ben kazayı hiçbir şekilde hatırlamıyorum. Darbenin etkisiyle bayılmışım. Beni o halde görenler, öldüğümü zannetmişler. Nefes aldığımı fark edince hastaneye götürmüşler. Birkaç hastane, "Bu durumdaki bir hastaya bir şey yapamayız" demiş almamış. Neyse ki bir sonraki hastane almış ama morga yakın bir yere koymuş. Çünkü sabah çıkmayacağımı düşünüyorlarmış.

Son hastanede biraz kendime gelir gibi oldum. Baktım gözlerim bantlı. Neden? diye sordum doktora. Azarladığını işittim. Sen yaşadığına şükret! O an gözlerimle ilgili bir sorun olduğunu hissettim.

Benim güzel kocam, beni önce İstanbul'a, sonra Londra'ya götürdü. En seri şekilde. Milim milim kafatasımın filmi çekildi, bir sürü test yapıldı. 7 saat süren bir ameliyata aldılar beni. Ve dağılmış yüzümü topladılar. Eskisi gibi oldu dediler ama gözlerim için özür dilediler. Yapabileceğimiz bir şey yoktu. Göz sinirleri kopmuştu. İşte, hayatımın geri kalanında göremeyeceğimi o an, orada öğrendim.

Önce isyan tabii. Henüz 30 yaşındasın. Bir ömür var önünde. Küçücük bir kızın ve sevdiğin bir kocan var. Aklına gelen ilk soru ise neden ben? Neden ben? Ama tuhaftır, acıyı veren Allah, bir şekilde sabrı da veriyor. Kafam çelik bir çemberin içindeyken, yavaş yavaş, hayatımı nasıl devam ettirebileceğimi düşünmeye başladım.'' 

Yorumlar (0 yorum)
Yorum kurallarını okudum ve kabul ediyorum.
Henüz yorum eklenmemiş, ilk yorum ekleyen siz olun.
Sonraki Sayfa