Anadolu'nun manevi mimarları: Şeyh Vefâ Hazretleri

İslam alimlerinin hayatlarını Ankara Masası mercek altına alıyor. Yaklaşık 2 ay sürecek yazı dizisinin 46. bölümünde Şeyh Vefâ Hazretleri'nin hayatı var.
Ankara Masası
|
31 Mayıs 2021, Pazartesi - 10:00
Anadolu'nun manevi mimarları: Şeyh Vefâ Hazretleri

Dua ordusunun komutanları, hayatlarını İslam dinini daha iyi anlatabilmek için adayanlar...

Onlar Allah dostları, gönül sultanları, Anadolu’nun manevi mimarları…

Söz sarrafı, gönül aynası Yûnus Emre Hazretleri'nin birbirinden değerli mısralarla anlattığı büyük gönül sultânı Ahi Evran Hazretleri'nden, ömrünü Hak ve ilim yoluna adayan Hacıveyiszâde Mustafa Efendi'ye; ilmi ve mâneviyâtıyla 18. yüzyıl tasavvuf ve kültür hayatını derinden etkilemiş Hazreti Pir Nûreddîn Cerrâhî'den, ezel dünyâsında verdiği söz üzere yaşayıp, ahde vefâsına tam bir sadâkatle, ebedî âlemin aşk-ı ateşiyle yanmış gönül sultânı Şeyh Vefâ Hazretleri'ne kadar İslam alimlerinin hayatları Ankara Masası okuyucusu ile buluşuyor.

Yaklaşık 2 ay boyunca sürecek yazı dizisinin 46. bölümü sizlerle...

ŞEYH VEFÂ HAZRETLERİ

Bal-ü perden geçmişim bir dâneyim

Yâneyim ey şem’i rûşen yâneyim

Düşmişem aşkın oduna tâ ezel

Kendi düşen ağlamaz vardır mesel

Tâ ebed yanmak bana oldu mahal

Yâneyim ey şem’i rûşen yâneyim

Cümle uşşâka Vefâ matlûbtur

Ehl-i aşk içre safâyı hubdur

Çünki yanmak âdeti mahbuptur

Yâneyim ey şem’i Rûşen yâneyim

İlâhî aşkın ateşiyle, Allah ve Resûlü’nün yolunda can bulmuş, ezel dünyâsında verdiği söz üzere yaşayıp, ahde vefâsına tam bir sadâkatle, ebedî âlemin aşk-ı ateşiyle yanmış bir gönül sultânıdır Şeyh Vefâ Hazretleri (k.s)…

İstanbul’un fethinden önce adı Sferika Mahallesi olan semte Konya’dan büyük bir âlim gelir. Semt bir anda ilim ve kültür merkezi hâline dönüşür. Zamânın pâdişâhı Fâtih Sultan Mehmed, Sferika Mahallesi’ni ilim yuvasına çeviren bu zâtı görmek, yakından tanımak ister. Lâkin bu isteğine karşılık alamaz. Zîra ilâhî aşk ateşine düşmüş olan Fâtih Sultan Mehmed’in, kendisine bahşedilen bu kâbiliyetleri, cihânı adâletle yönetmeye sarf etmesi gerekmektedir. İşte böylesine ince düşünen Şeyh Vefâ Hazretleri, Peygamber Efendimizin hadîs-i şerîfine nâil olan bu âdil sultânı gözyaşları içinde geri çevirir.

Fâtih Sultan Mehmed, hayâtının sonuna kadar büyük muhabbet beslediği ve cenâze namazını da kıldıracak olan Şeyh Vefâ Hazretleri adına bir câmi yaptırır. Câmi ve külliyenin yapımıyla İstanbul’un en önemli ilim ve kültür merkezi hâline gelen bu semt, zamanla Vefâ adını alır. Şeyh Vefâ Hazretleri, beş asırdır İstanbul’un en güzîde semtlerinden Vefâ Mahallesinde sevenlerinin gönlünde yâd edilmeye devam etmektedir.

Şeyh Vefâ Hazretleri'nin doğum yılı ve yeri

15. yüzyılda ilim ve irfan dünyâsının en değerli hocalarından Şeyh Vefâ Hazretleri Konya’da dünyâya gelir. Şeyh’in Doğum târihi bilinmemekle, kaynaklarda asıl adı Mustafa bin Ahmed, lakabı ise Muslihüddîn olarak geçmektedir. Büyük âlim, Şeyh Vefâ ismiyle meşhur olmuş, Konya’da doğduğu için Vefâ Konevi olarak da anılmıştır.

Şeyh Vefâ Hazretleri'nin eğitim hayatı

Şeyh Vefâ ilk tahsilini devrin en önemli ilim merkezlerinden biri kabul edilen, doğduğu şehir Konya’da görür. Burada çeşitli hocalardan zâhir, bâtın ve fennî ilimlerde tahsil görür. Mûsıkîşinas bir kişiliğe sâhip olan Şeyh Vefâ ileri seviyede Arapça ve Farsça öğrenir. Konya’daki tahsilinin ardından Osmanlı’nın başkenti ve devrin ilim merkezi olan Edirne’de Debbağlar Câmii imamı Muslihüddîn Efendi’nin rahle-i tedrîsine girer. Buradaki eğitiminin ardından Muslihüddîn Efendi talebesine icâzet vererek kendisini Bursa’ya, Abdullatif Kutsî Efendi’ye gönderir. Şeyh Vefâ Hazretleri, tasavvufun tüm esas ve inceliklerini öğrendiği Kutsî Efendi’nin izniyle doğduğu topraklara, Konya’ya dönerek talebe yetiştirmeye başlar.

Gönül sultânı Şeyh Vefâ, kısa sürede Konya’da tanınan müderrisler arasına girer. Zîra İstanbul’a geldiği zaman yerleştiği ve bir süre sonra kendi adını alan Vefâ semtinin, bir anda gözde bir ilim merkezi hâline gelmesinde Şeyh Vefâ’nın Konya’da yetiştirdiği müridânın ve sevenlerinin de tesiri büyüktür.

Şeyh Vefâ Hazretleri'nin hayatı

Konya’daki müridleri arasında Karamanoğlu İbrâhim Bey de vardır. Kendisine büyük muhabbet besleyen İbrâhim Bey, Konya Köyceğiz’de Şeyh Vefâ Hazretleri adına bir câmi yaptırır. Konya’da birbirinden değerli talebeler yetiştiren Şeyh Vefâ, Hac farîzasını getirmek üzere kendisi gibi şiirler yazan kızı ve bazı talebeleriyle kutsal topraklara gider. Hac dönüşü Rodos Şövalyeleri tarafından câsusluk gerekçesiyle esir alınarak hapis edilir. Karamanoğlu İbrâhim Bey devreye girerek esirlerin fidyesini öder ve hocasını sağ sâlim teslim alır. Bu sırada fetih olunan İstanbul yeniden yapılanmaya başlamıştır. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden birçok âlim ve bilgin şehre dâvet edilir. Çeşitli şehirlerden İstanbul’a göçler gerçekleşir. Şeyh Vefâ hicaz dönüşü İstanbul’a gelerek bugün kendi adıyla anılan Vefâ semtine yerleşir.

Şeyh Vefâ çoğunluğunu Rumlar’ın oluşturduğu mahalle sâkinleri tarafından kısa zamanda büyük hürmet görür. Konya’dan gelen bu âlimin etrâfı bir anda talebeyle dolar. Birçok şâir, müzisyen, bilgin Vefâ Hazretlerinin ziyâretine gelerek, kendisinin vaaz ve sohbetlerinde bulunup ilminden ve feyzinden istifâde eder. Konya’dan gelen müridleri arasında bürokratlar, askerler, paşalar da vardır. Fâtih Sultan Mehmed’in son sadrâzamı Karamânî Mehmed Paşa da Konya’da tanıdığı Şeyh Vefâ Hazretlerine büyük saygı duyar.

Şeyh Vefâ Külliyesi kısa sürede bir ilim merkezine dönüşür. Edebiyat, mûsıkî ve güzel sanatların icrâ edildiği külliyenin yakınlarında yaşamak isteyen birçok bürokrat, paşa, şâir Vefâ semtinden ev alarak buraya yerleşir. Böylece Vefâ Mahallesi, fetihten sonra en hızlı gelişen yerleşim yerlerinden biri olur.

Talebe yetiştirdiği zamanların dışında ibâdet ve tefekkürle meşgul olan Şeyh Vefâ Hazretleri az konuşan, az uyuyan ve az söyleyen biridir. Özellikle devlet büyükleriyle görüşmemeyi tercih eden ve ilminin zekâtını yaşadığı külliyede müridlerini yetiştirerek ödeyen Şeyh Vefâ Hazretlerinin bu hâli halk arasında da konuşulur. Hatta Molla Hüsrev dışında kimseye iâde-i ziyâret yapmadığı için, devrin bir diğer önemli âlimi olan Molla Gürânî’ye, Şeyh Vefâ’nın neden kendisini ziyâret etmediği sorulur. Gürânî ise son derece tevâzu dolu şu cevâbı verir; “O ziyâreti vâcip, âlim bir zattır. Ben saltanat makamlarıyla fazla ihtilat ettiğim için ziyâretim câiz değildir”

Muhteşem belâgat yeteneğine sâhip olan Şeyh Vefâ Hazretlerinin vaaz ve sohbetleri büyük rağbet görür. Sohbetlerine katılanlar arasında Fâtih Sultan Mehmed’in hocası olan ve târih kitaplarında “Hoca Paşa” unvânı ile anılan Sinan Paşa da vardır. Sferika Mahallesinin sâkini olan birçok Rum, Şeyh Vefâ Hazretlerinin Muhammedî ahlâkına hayran kalarak Müslüman olur. Hatta Paskalya gününün tespitinde ihtilâfa düşen Hıristiyanlar aynı zamanda büyük bir astronomi bilgini olan Şeyh Vefâ Hazretlerine müracaat eder. O, sözüne güven duyulan, her hâli ile Kur’an ve sünnet yolunda yaşayan ve Sferika’nın çehresini bir anda değiştirip Vefâ Mahallesi yapan aşk ve îman sâhibi bir gönül sultânıdır…

Sağlığında görüşmediği Fâtih Sultan Mehmed Hakk’a yürür, cenâze namazını kıldırmak da Şeyh Vefâ Hazretlerine düşer. Fâtih Sultan Mehmed’in oğlu II. Beyazıt da babası gibi Vefâ Hazretlerini görmek istemiş ama geri çevrilmiştir. Beyazıt sağlığında Şeyh Vefâ Hazretlerini sadece babasının cenâze namazında görmüştür.

Şeyh Vefâ Hazretleri, Hakk’a yürüyene kadar külliyede talebe yetiştirir ve gerekmedikçe kimseyle konuşmaz. O Hakk’a tam bir kul teslimiyetiyle bağlanmış, Peygamber Efendimizin (s.a.v) sünnetini hayâtının her aşamasında yaşamaya gayret etmiştir. Vaazlarında ve sohbetlerindeki coşkun hâli ile nice gönülleri fetheden Şeyh Vefâ Hazretleri, cömertliği, merhameti ve yumuşak huyu ile tanınmıştır. Söz söylemede tam bir üstattır. Dinleyenlerin kolaylıkla anlayabileceği şekilde konuşan Şeyh Vefâ Hazretleri çok ibâdet eden biridir. Sözleri hikmetli ve nükteli olan büyük âlim sohbetlerinde de kolay anlaşılır bir dil kullanmayı tercih etmiştir.

Şeyh Vefâ

Hazretleri'nin ölümü

Gökkubbede Allah rızası için hoş bir sadâ bırakmak niyetiyle yaşayan Şeyh Vefâ Hazretlerinin vuslat vakti gelmiştir. 1491 senesinde gönlünde Allah ve Resûlü’nün aşkıyla İstanbul Vefâ’da Hakk’a yürür. Geride birbirinden değerli yüzlerce derviş bırakan Şeyh Vefâ Hazretlerinin cenâzesine Sultan Beyazıt da katılır. Tüm İstanbul’un gönlünü feth eden şeyh Vefâ Hazretlerinin ardından sadece mü’minler değil kendisine büyük saygı duyan gayrimüslimler de gözyaşı döker.

Şeyh Vefâ Hazretleri, Fâtih Sultan Mehmed tarafından yaptırılan Şeyh Vefâ Câmii’nin bahçesine defnedilir. Şeyh Vefâ Câmii, “Hakan câmileri” diye tanımlanan câmilerinden olup, 1476 târihlidir.

Şeyh Vefâ Hazretleri'nin türbesi

II. Beyazıt döneminde medrese, derviş hücreleri, imâret niteliğinde bir mutfak ve kütüphâne gibi yapıların eklenmesiyle büyük bir külliyeye dönüşmüştür. Türbesi de yine Sultan Beyazıt tarafından yaptırılmıştır. Şeyh Vefâ Hazretlerinin buraya defnedilmesinin ardından kendisine kabir komşusu olmak isteyen müridleri, sevenleri de etrâfına defnedilir. Zamanla türbenin çevresi büyük bir hazîreye dönüşmüştür.

Külliye Sultan I. Abdülhamid döneminde 1785-86 yıllarında bir yangın geçirmiştir. Sonrasında restore edilerek medrese ve derviş hücreleri tâmir görmüş, 1894 depreminde ise minârelerde az hasar kalarak atlatılabilmiştir. 1912 yılında iyice harap olan câmi yeniden inşa edilmek üzere yıkılmıştır. Fakat araya giren I. Cihan Harbi ve sonrasında Kurtuluş Savaşı sebebiyle yapılamamıştır. 1987 yılında yeniden inşâsına başlanan Vefâ Câmii 1994 senesinde bugünkü şekliyle ibâdete açılmıştır.

Külliye’den günümüze çok az yapı ulaşmıştır. Şeyh Vefâ Hazretlerine âit çilehâne, külliyeden günümüze ulaşan özgün bölümlerden biridir.

Câmi etrafında yer alan hazîre içinde; Şâir Yahyâ Nevî, âair Nev’îzâde Atâyî, Lala Mehmed Paşa gibi pek çok değerli ismin de kabirleri bulunmaktadır.

Fâtih Sultan Mehmed’in, Şeyh Vefâ’nın adına yaptırdığı bu câmide çok değerli şâir, müneccim, paşa, denizci, müzisyen, âlim ve bilgin yetişmiştir. Vefâ Külliyesi, Osmanlı Devleti’ne asırlarca değerli şahsiyetler yetiştiren bir eğitim kurumu olmuştur.

Kur’an ve sünnet yolunda geçirdiği hayâtı boyunca, bu kurumdapek çok mürid yetiştiren ilim ve irfan güneşi Şeyh Vefâ Hazretleri, tasavvuf, fıkıh gibi dînî ilimler yanında fen ilimleri ve edebiyatta da söz sâhibi olduğunu gösteren eserler bırakmıştır. Şeyh Vefâ Hazretleri şiirlerinde ilâhî aşk, âhiret, doğruluk gibi birçok konu yer alır. Bazı şiirlerinde Allah’ın isim ve sıfatlarını anlatır;

Nazarın ihtiyacı var nûre

Ben fedâyım o çeşm-i mahmûre

Yak beni aşk ateşine ya Vedûd

Kül olunca cümle eczâ-yı vücûd

Günümüze ulaşan en meşhur şiiri ise tam bir nasîhat niteliğindedir:

Evvel tevhidi zikret

Sonra cürmünü fikret

Var yoluna doğru git

Derviş olayım dersen

Her sözde inad etme

Sapa yollardan gitme

Dostunda kusur görme

Ak yüze kara sürme

Derviş olayım dersen

Şeyh Vefâ Hazretlerinin günümüze ulaşan eserleri arasında öncelikle Makâm-ı Sülûk adlı eserini sayabiliriz. Tasavvuf ile ilgili bu kitap, Türkçe ve üç yüz doksan altı beyitlik bir manzumdur. Tasavvufî, ahlâkî mevzûların şiir yoluyla anlatıldığı Makâm-ı Sülûk, edebiyat ve şiir bakımından da çok kıymetlidir.

Şeyh Vefâ Hazretlerinin, Şâz-ı İrfân, Evrâd-ı Vefâ, Rûznâme-i Vefâ isimli eserleri de günümüze ulaşmıştır. Rûznâme-i Vefâ, Defterdar Ali Çelebi tarafından Miftâh-ı Rûznâme adıyla şerh edilmiştir.

Astronomi ve gezegenlerle ilgili eserler de kaleme alan Şeyh Vefâ Hazretlerinin günümüze ulaşan Yedi Yıldızın Ahkâmı isimli risâlesi engin astronomi bilgisini ortaya koyar niteliktedir.

Tüm ömrünü ilim ve irfan yolunda harcayan Şeyh Vefâ Hazretlerinin mânevî terbiyesinde yetişen dervişler de onun değerli birer eseridir. Müridleri arasında kendisi hakkında Terceme-i Vasaya-yı Şeyh Vefâ isimli bir eser yazan târihçi ve denizci, aynı zamanda Galata Mevlevîhânesi şeyhi Safâî de vardır. Günümüze ulaşan bu eserde Safâî, Şeyh Vefâ Hazretlerini dizelerinde şöyle anlatır:

Ey Safâî rûzu şeb Hak’dan dile itmesür

Sohbet ü dîdârına derdüne dermandır Vefâ

Kulak tut sen bana ey merd-i izzet

Ki nice itdi ol şeyhum vasiyeti

İrüştüm ben fakir âhır Vefâ’ya

Bi hamdil’lahû şallu Mustafa’ya (Safâî)

Şeyh Vefâ Hazretleri asırlarca ilim ve irfan ehli tarafından hürmet görmüş, birçok eserde kendisinden övgüyle bahsedilmiştir. Kastamonulu Latîfi, tezkeresinde Şeyh Vefâ Hazretlerinin ilmine ve hâline dikkat çekmiş, Bursalı Lâmiî Çelebi Nefehat, Farsî, Arabî ve Türkî dillere hâkimiyetinden bahsederek, sohbetlerinde bulunduğunu kaydetmiştir. Şakâyık müellifi ise, “İlmî fıkıhta tasarrufâtı kâmile sâhibi idi. Mûsıkîde ve şiiri inşâda mâhir idi. Bayram ve Cuma hutbelerini âhenktar bir edâ ile okurken cemaat kendilerinden geçerlerdi. Halvethânesinde tenha ve halayıktan cüdâ olarak yaşardı. Muayyen saatler hâricinde kimse ile görüşmezdi” satırlarıyla Şeyh Vefâ Hazretlerinin ilmine ve ahlâkına dikkat çekmiştir. İstanbul’un Fâtihi Sultan Mehmed de vakfiyesinde Şeyh Vefâ Hazretlerinden övgüyle bahseder.

Şeyh İbrâhim Has Efendi’ninTezkiret’ül-Has isimli eserinde kaydettiği şu hikâye ise pek meşhurdur:

Bir gün Şeyh Vefâ Hazretleri çilehânesinde ibâdet ile meşgul iken komşularından bir kadın yanına gelmiş, “oğlum Malta’da esirdir, kurtarmanızı ricâ ederim” demiş. Vefâ Hazretleri “Duâ edelim de kurtulsun” cevâbını vermiş ise de kadın “Ben duâ istemem, oğlumu isterim” diye ısrarını tekrar etmiş. Şeyh Vefâ’nın yanında siyah bir kedi bulunuyormuş. Kediyi göstererek “söyleyelim de oğlunu şu kara kedicik kurtarsın” demiş. Kadın da kabul ederek Şeyh Vefâ’nın yanından ayrılmış. Kadının oğlu Esir Bey, Malta Adasında bir Hıristiyan’ın esâretinde çalışmakta ve onun mutfağında yemekler yapmaktaymış. Bir gün balık pişirecekmiş. Temizleyip hazırladığı zaman orada bir kara kedi belirmiş. Balığı hemen kapıp kaçmış. Esir balığı kedinin ağzından kurtarmak için arkasından koşmuş. Kedi kapıyı açık bulduğu bir eve girmiş. Esir kapıyı çalmış ve içeridekilere balığı kapan kedinin bu eve kaçtığını söylemişse de ev sâhibi böyle bir kedinin eve gelmediğini söylemiş. Bu sırada bulunduğu yerin Malta değil, Vefâ Mahallesi ve görüştüğü şahsın kendi annesi olduğunu anlamış. Oğul, ana birbirine sarılmışlar ve her ikisi tarafından yaşanan olaylar duyulmuş. Birlikte kalkıp Şeyh Vefâ’nın çilehânesine gelmişler. Vefâ Hazretlerinin yanındaki kara kediyi gören Esir Bey “İşte ana, balığı kapan kedi şu idi” demiş. Gerek oğlu ve gerek anası bu olayı görünce Şeyh Vefâ Hazretlerinin yanından ölünceye kadar ayrılmamışlar ve onun hizmetinde bulunmuşlar. Vaktiyle “Vefâ’nın kedisi gibi karşıma çıktı” şeklinde bir sözün pek meşhur olduğu söylenir. Günümüzde Şeyh Vefâ’nın çilehânesi’nin hemen bitişiğinde üzerinde çeşitli motifler olan 30 santim yüksekliğinde 2 metre uzunluğunda mermer bir taş vardır. Birbirinden farklı rivâyetlere göre, kimine göre burada Esir Bey’in kabri bulunmaktadır. Bir

başka rivâyete göre ise bu mezar Şeyh Vefâ Hazretlerinin kedisine âittir.

Daha onlarca eserde Şeyh Vefâ Hazretlerinin ilmi, ahlâkı ve bilgeliği anlatılır. Dünyâca ünlü şarkiyatçılar ve târihçiler de Şeyh Vefâ Hazretlerinin hayâtı, eserleri ve külliyesine ilişkin çalışmalar yapmıştır.

Şeyh Vefâ Hazretlerinin müridleri arasında şâir Sabayi, Üsküplü Şem’i, Hattat Kâsım, Sinan Paşa, Molla Lutfî, Bursalı Hocazâde, Zembilli Ali Cemalî Efendi ve şâir Zâtî, gibi birbirinden değerli nice isim vardır.

Astronomi ve mûsıkîden, dînî ilimlerin bütün sahalarına kadar eğitim gören Şeyh Vefâ Hazretleri, Osmanlı'nın 15. yüzyılda yetiştirdiği en önemli ilim adamlarındandır. Şâirlere esin kaynağı olan İstanbul, bu sefer Şeyh Vefâ Hazretlerinden ilham almış ve büyük velî, ismini alan Vefâ Mahallesi ile İstanbul’a ilham olmuştur. Şeyh Vefâ Hazretlerinin mübârek makamları yüzyıllardır Hak âşıkları ve gönül erlerinin ziyâretgâhı olmuş, nice kıymetli şâir ve sanatçı Vefâ Mahallesinde Hakk’ı tefekküre dalmıştır.

Aşkının pervânesiyim pes nidem

Sen Şeh’in yerine koyam kanda gidem

Şevkin ile tutuşup serta kadem

Yâneyim ey şem’i Rûşen yâneyim

Vuslatı aşk bilip, ereceği güne şevk ile sabretmiş, Allah ve Muhammed aşk-ı ateşiyle erler meclisinde pervâne olmuş bir gönül sultânıdır Şeyh Vefâ Hazretleri (k.s)…

Yazan: Nevin Şahin

http://ankaramasasi.com/haber/785060/anadolunun-manevi-mimarlari-seyh-vef-hazretleri
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.