Prof. Dr. Görmez:" Secdelerle ilk banilerinin ulvi gayelerini berhayat kılan mabet özelliğinin devamlılığı sağlandı "

Ankara Masası
|
12 Temmuz 2020, Pazar - 17:43
Prof. Dr. Görmez:" Secdelerle ilk banilerinin ulvi gayelerini berhayat kılan mabet özelliğinin devamlılığı sağlandı "
Ayasofya’nın yeniden camiye dönüştürülmesi kararı Müslüman alemini sevince boğdu. Diyanet İşleri eski Başkanı, İslâm Düşünce Enstitüsü ve Uluslararası İslâm Düşünce Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez de bir açıklama yaptı. Prof. Dr. Görmez, İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in dünyaya teşriflerinden iki yüz yıl kadar önce mabet olarak inşa edilen, hem din ve medeniyetler, hem de İslam ve Türk tarihi açısından ihtişamlı bir geçmişe sahip olan Ayasofya’nın cami statüsüne kazandırılmasından dolayı memnuniyetini dile getirdi. Prof. Dr. Görmez, “ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hem milletimizin hem tüm İslam dünyasının birikmiş duygularına tercümanlık eden bu adımı her şeyden önce derin bir saygı, güçlü bir güven ve sağlam bir aidiyet duygusunu yeniden inşa etme potansiyeli taşımaktadır” değerlendirmesinde bulundu. Bu kadim mabedin, ilk banileri tarafından, içinde kâinatı yoktan var eden ve tek olan Allah'a ibadet gayesiyle bir mabet olarak inşa edildiğini belirten Prof. Görmez, “Esasen bu ulvi gaye, Feth-i Mübîni Peygamber müjdesine nail olma şerefiyle gerçekleştirme bahtiyarlığına erişen Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'u fethiyle birlikte hiçbir aksamaya meydan vermeksizin geçtiğimiz yüz yılın başlarına kadar kesintisiz bir şekilde devam etmiştir” dedi. “Fatih Sultan Mehmet Ayasofya’yı İslam mabedi olması şartıyla vakfedip aziz milletimize emanet etti” Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul'un Fethi’nden hemen sonra yayınladığı Emanname/Ahitname’yi de hatırlatan Görmez şöyle devam etti: “İstanbul'da yaşayan bütün gayrimüslimleri inançlarında, ibadetlerinde ve yaşantılarında hür bırakmış; ‘Kendimizi korur gibi sizleri de koruyacağız’ diyerek ibadethaneleri başta olmak üzere her türlü̈ can ve mal emniyetlerini koruma altına almıştır. Ancak bir istisna olarak yukarıda zikredilen ulvi gayeye istinaden Ayasofya'yı camiye çevirerek onun kıyamete kadar bir İslam mabedi sıfatıyla varlığını sürdürmesi kayd-u şartıyla vakfedip Aziz Milletimize emanet etmiştir” " Secdelerle ilk banilerinin ulvi gayelerini berhayat kılan mabet özelliğinin devamlılığı sağlandı " Prof. Dr. Mehmet Görmez, fetih öncesi bizzat kendi inananları tarafından ağır tahrip ve yıkımlara maruz bırakılan Ayasofya’nın Türk milletince daima korunduğunu vurguladı. Prof. Dr. Görmez, “Tevhidin simgesi olarak ilave edilen minareleri ve yüz yıllar boyunca müminlerin Rahmân ve Rahim olan Allah'a yaptıkları secdelerle ilk banilerinin ulvi gayelerini berhayat kılan mabet özelliğinin devamlılığı sağlanmıştır. Ayasofya, içinde ibadet edilen bir mabet olmanın ötesinde, astronomiden fıkha matematikten kelama kadar pek çok alanda etrafında inşa edilen ilim müesseseleriyle, isminin (Hagia Sophia) hakkını verircesine ilahî bilgeliğin tahsil edildiği bir ilim ve hikmet külliyesi olarak 1934'e kadar beş asır boyunca varlığını devam ettirmiştir. Ayasofya, 1934'te, önce tamirat gerekçesiyle ibadete kapatılmış, daha sonra ise radikal bir kararla müzeye dönüştürülmüştür. O günden bugüne hem mabet masuniyetine hem tarihsel müktesebata hem de vakıf geleneğimize aykırı bir şekilde işleyen bu durum milletimiz nezdinde büyük bir burukluğa yol açmış, yaşanılan hayal kırıklığı toplumda giderek genişleyen bir huzursuzluğun kaynağı olmuştur.” İfadelerini kullandı. Prof. Dr. Görmez, Ayasofya'nın ibadete açılıp açılmaması hususunun, zaman zaman bağımsızlık ve özgürlük, hatta bir vesayet konusu olarak takdim edilmesinin milletin her ferdini derinden yaraladığını ifade etti. “Müzeden asıl hüviyeti olan camiye dönüştürülmüştür" Ayasofya’nın açıldığı andan itibaren Batı’nın eleştiri oklarına hedef olduğuna işaret eden Görmez Ayasofya’nın yazılıp çizildiği gibi, kiliseden camiye değil, beş asırlık bir cami iken çevrildiği müzeden asli hüviyeti olan camiye yeniden dönüştürüldüğünü hatırlattı. “Dinler ve medeniyetler arası çatışmanın işareti olarak kodlamak son derece yanlış” Prof. Dr. Mehmet Görmez, “ Binaenaleyh Ayasofya'nın bir İslam mabedi sıfatıyla yeniden ibadete açılmasını küresel ölçekte sınır tanımaz bir gerilim edebiyatının parçası olarak ele almak ve bu masum ve haklı talepleri muhtemel bir dinler ve medeniyetler arası çatışmanın işareti olarak kodlamak son derece yanlıştır. Bu husus tarih boyunca tüm dinlere her zaman özgürleştirici alanlar açmakta zorlanmamış bir medeniyetin müntesipleri tarafından ibretle karşılanmaktadır” dedi. Prof. Dr. Görmez, farklı siyasi eğilim, meşrep ve ekollerin Ayasofya söz konusu olunca ortaya koydukları bütünlüğün atılan adımların ne kadar isabetli olduğunu bir kez daha ortaya koyduğunun altını çizdi.          
http://ankaramasasi.com/haber/42259/prof-dr-gormez-secdelerle-ilk-banilerinin-ulvi-gayelerini-berhayat-kilan-mabet-ozelliginin-devamliligi-saglandi
İlginizi Çekebilir

Yorumlar (0)

Yorumunuz İletilmiştir.